候人兮猗 – Aşkımı Bekliyorum, Ah!

Bir zamanlar yeryüzünde
Henüz barış yoktu,
Huzur yoktu.

Seller ülkeyi kasıp kavuruyor,
Sular altında bırakıyordu.

Otlar boy atıyor, ağaçlar yeşeriyor,
Kuşlar, hayvanlar çoğalıyor,
Ekinler harap oluyor
ve vahşi hayvanlar herkesi öldürüyordu.

Ülkenin umudu İmparator
Karada at arabasıyla,
Çamurda kızakla
Suda tekneyle,
ve dağlarda at sırtında seyahat etti.

Nehirleri taradı, temizleyip denize yönlendirdi.

İmparator onca yaşındayken hâlâ evlenmemişti.

Dağda karşısına “dokuz kuyruklu beyaz bir tilki” çıktı.

İmparator dedi :

“Beyaz, kıyafetimi temsil eder.
Dokuz kuyruk ise şunun kanıtıdır;
Niyetlenirsem, mutlaka benimle
Evlenmek isteyen biri olacaktır”

Dağ halkı şarkı söyledi:

“Beyaz tilki nazik ve zariftir,
Dokuz muhteşem kuyruğu vardır.
Kızımız Imparatorla evlenirse
Ailemize refah getirecektir.”

İmparator, dağ halkından,
Aşkı yeni yeni deneyimlemeye başlayan
Klanın kızıyla, ilk görüşte aşık olup evlendi.

Balayı boyunca birbirlerine
Derinden aşık olsalar da
İmparator selleri kontrol etmeye,
İşine geri döndü.

Eşinin yolunu uzun yıllar bekleyen kız
Bir şarkı besteledi ve söyledi:

“Aşkımı bekliyorum! Ah!”

Kızın sesi,
Dere suyundan daha berrak,
Göl suyundan daha narin
ve dağların esintisinden daha yankılıydı.

Ses tonu bazen kederli,
Bazen dokunaklı,
Bazen alçak,
Bazen yıkıcı,
Bazen kısık
ve bazen de tutkuluydu…

Şarkıyı duyan göller
Hıçkıra hıçkıra ağladı
ve dağlar gözyaşı döktü.

Siyah saçlarına yeşimden tokasını takmış,
Boynunda yeşim bir kolye parıldıyordu.
Pembe bulutlar elbisesini renklendirmiş
ve taze çiçekler güzel yüzünü kızartıyordu.

Gölün kıyısında , zarif bir periye dönüşmüştü.
Parlak, yıldız gibi gözleri uçsuz bucaksız
Uzaklara bakıyor,
Kiraz gibi dudaklarından
Yürekten bir şarkı fısıldıyordu:

“Aşkımı bekliyorum, bunca zamandır!”

Selleri kontrol etmeye kendini adamış
İmparatorunu bekliyor
ve evinin önünden geçip de içeri girmeyen
Aşkına sesleniyordu:

“Aşkım, seni görmek için can atıyorum!”

Kızın aşk çağrısı, romantik ve sevgi dolu
Feryatla dağlarda yankılanır.
Halk arasında şarkı olur,
ve bir gün selleri kontrol eden
İmparatorun kulağına ulaşır.

İmparatorun yıpranmış yüzünden
İki sıcak gözyaşı seli akar,
Gözyaşlarını sel sularına döker,
Sonra küreğini omzuna alır ,
Çalkantılı sulara doğru yürür.

14.12.2025 Istanbul

####Şiirin hikayesi:

候人兮猗 – Aşkımı Bekliyorum, Ah!候人 kelimesi, “aşkını beklemek ” anlamına gelir. 兮 ve 猗 kelimeleri ise sadece ünlem sözcükleridir.

Tek dizelik Çin’in en eski aşk şiiri. M.Ö. 239 yılında çıkarılan kitapta yer alıyor.

Şarkının efsaneye dönüşen hikayesi şöyle:İmparator Büyük Yu, büyük selleri kontrol etmek gibi büyük bir görevi üstleniyor. Kuaiji dağı eteğindeki Tushan köyünde bir genç kızı seviyor.Tushan klanının liderinin Nü Jiao adındaki kızıyla evleniyor, balayından hemen sonra yeniden görevi olan su taşkınlarını önleme işine dönüyor.İmparator, uzun yıllar boyunca evinden uzakta yaşadı, kendi kapısının önünden içeri girmeye cesaret edemeden geçti, ülkesinin topraklarının selden kurtulması için didindi, durdu.Eşinin yolunu uzun yıllar bekleyen Nü Jiao daha sonra bir şarkı besteledi ve söyledi : ‘Aşkımı bekliyorum! Ah!” İmparator, aşkını, ülkesi uğruna terk etmiştir.

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

About Çetin Bayramoğlu

Şairim , insanım.
Bu yazı Çin efsaneleri içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın